8. Sınıf İnkılap Tarihi Ders Kitabı Sayfa 169-170 Cevapları Dersdestek Yayıncılık
8. Sınıf İnkılap Tarihi Dersdestek Yayıncılık Kitabı 6. Ünite Neler Öğrendim Cevapları Sayfa 169, 170
6. Ünite Neler Öğrendim Cevapları
8. Sınıf İnkılap Tarihi Dersdestek Yayıncılık Kitabı Sayfa 169-170
A) Aşağıdaki cümlelerde noktalı yerleri, verilen ifadelerden uygun olanları ile tamamlayınız.
Cevap:
- Cumhuriyet Dönemi’nde Millî Eğitim Bakanlığı yabancı okullardaki Türkçe, tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından okutulmasını kararlaştırmıştır.
- Balkan Antantı Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya tarafından kurulmuştur.
- Hatay Sorunu Türkiye ile Fransa arasında yaşanmıştır.
- Lozan Barış Antlaşması ile kurulan Uluslararası Boğazlar Komisyonu 1936 yılında kaldırılmıştır.
- Musul Sorunu Türkiye ile İngiltere arasında yapılan Ankara Antlaşması ile çözülmüştür.
- Türkiye, Osmanlı dış borçlarının son taksitini 1954 yılında ödemiştir.
- Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesi sorunu 1930’da çözümlenmiştir.
- Sadabat Paktı Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında kurulmuştur.
B) Aşağıda verilen Atatürk’ün sözlerinden her birinin numarasını ilişkili olduğu dış politika ilkesinin başındaki kutucuğa yazınız.
Cevap:
- ( 4 ) A Milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe savaşa girmemek
- ( 1 )B Gerçekleştiremeyeceğimiz hedefler peşinde koşmamak
- ( 2 )C Türk kamuoyunu dikkate almak
- ( 3 )Ç Milletin çıkarını her şeyin üzerinde tutmak
8. Sınıf İnkılap Tarihi Dersdestek Yayıncılık Kitabı Sayfa 170 Cevapları
C) Aşağıdaki cümlelerden doğru olanların başına “D”, yanlış olanların başına “Y” yazınız.
Cevap:
- (Doğru) Türkiye, Lozan Antlaşması’yla bağımsızlığını uluslararası alanda kabul ettirmiştir.
- (Yanlış) Musul Sorunu Türkiye’nin istediği şekilde çözümlenmiştir.
- (Doğru) Türkiye Osmanlı dış borçlarının bir kısmını para yerine çeşitli ürünler vererek ödemiştir.
- (Yanlış)Türkiye, Milletler Cemiyetinin kurucu üyelerinden biridir.
- (Yanlış)Montrö Boğazlar Sözleşmesi’yle Boğazların yönetimi uluslararası bir komisyona bırakılmıştır.
- (Yanlış)Türkiye, Sadabat Paktı’nı kurarak batı sınırının güvenliğini sağlamıştır.
- (Doğru) Hatay Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Tayfur Sökmenoğlu’dur.
- (Doğru) Lozan Barış Antlaşması’yla gayrimüslim Türk vatandaşlarına siyasi haklar verilmiştir.
Ç) Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.
1. Lozan Konferansı’nda imzalanan Boğazlar Sözleşmesi’nin;
• Boğazlar asker ve silahtan arındırılacaktır,
• Milletler Cemiyetine bağlı olarak Boğazlardaki trafiği düzenleme ve kontrol etme yetkisine sahip bir Boğazlar Komisyonu kurulacaktır,
• Boğazların asker ve silahtan arındırılması nedeniyle ileride Türkiye’yi tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması hâlinde Milletler Cemiyetinin özellikle de İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın garantisi devreye girecektir hükümlerine göre;
I. Boğazlar meselesi uluslararası bir boyut kazanmıştır,
II. Boğazların güvenliği Karadeniz’e kıyısı olan devletlerce sağlanacaktır,
III. Türkiye, Boğazlar üzerinde tam egemenlik sağlamıştır
yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I, II ve III
2. Atatürk Dönemi Türk dış politikasındaki;
I. Ulusun hayatı tehlikede olmadıkça savaşa girmeme,
II. Millî sınırlarımız içinde varlığımızı koruma,
III. Yurtta ve dünyada barışı koruma
ilkelerinden hangileri Atatürk’ün yayılmacı politikalara karşı olduğunu göstermektedir?
A) Yalnız I B) I ve II C) II ve III D) I, II ve III
3. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olmak için başvurmayıp davet edilmeyi beklemesinde aşağıdakilerden hangisinin etkisi olduğu söylenebilir?
A) Milletler Cemiyetinin Hatay Meselesi’nde Fransa’yı destekler bir politika izlemesi
B) Milletler Cemiyetinin Musul Sorunu’nda İngiltere’yi desteklemesi
C) Milletler Cemiyetinin II. Dünya Savaşı’nı önleyememesi
D) Japonya’nın Milletler Cemiyetinden ayrılması
D) Aşağıdaki soruların cevaplarını defterinize yazınız.
1. Türkiye ile Yunanistan nüfus mübadelesi sorununa nasıl bir çözüm bulmuştur?
Kısa Cevap : “Türkiye ile Yunanistan nüfus mübadelesi sorununa nasıl bir çözüm bulmuştur?”
Uzun Cevap :
Rumlar Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan Hıristiyan azınlıklardan biriydi. 19. yüzyılda başlayan bağımsızlık hareketlerinden etkilenerek, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanmışlar ve ve sürekli bir ayaklanma ile Yunanistan’ ı kışkırtmışlardır.
Devamlı olan bir genişleme başlamıştır. Bu genişleme n 1919’da Anadolu’yu işgali ile doruk noktasına ulaşmıştır. 1922 yılında ise Büyük Taarruz ile yaklaşık 1.000.000 Rum Yunanistan’a göç etmiş, kalanlar ise Lozan Konferansı sırasında Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan bir sözleşme ile çözümlenmişti.
30 Ocak 1923 yılında, Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan ‘Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol’ün imzalanmasıyla sonuca vardırılmıştır.
Sözleşmenin 1. Maddesi uyarınca, yaklaşık olarak 350.000 Müslüman Türk ve 200.000 Hristiyan Rum zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Göç eden göçmenlerin gittikleri yerde zor duruma düşmeleri sebebiyle meselenin tam olarak çözüme kavuşturulması 1930’lara kadar uzamıştır.
2. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye açısından en önemli hükmü hangisidir? Neden?
Kısa Cevap : “Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye açısından en önemli hükmü hangisidir? Neden?”
Uzun Cevap :
Montrö Boğazlar Sözleşmesi Maddeleri
Madde 1
Bağıtlı Yüksek Taraflar, Boğazlar’da denizden geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğü ilkesini kabul ederler ve doğrularlar.
Bu özgürlüğün kullanılışı bundan böyle işbu Sözleşme hükümleriyle düzenlenmiştir.
Madde 2
Barış zamanında, ticaret gemileri, gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, aşağıdaki 3. madde hükümleri saklı kalmak üzere, hiçbir işlem (formalite) olmaksızın, Boğazlardan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler, Boğazlar’ın bir limanına uğramaksızın transit geçerlerken, Türk makamlarınca, alınması işbu Sözleşmesinin I sayılı Ek’inde öngörülen vergilerden ve harçlardan başka, bu gemilerden hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır.
Bu vergilerin ya da harçların alınmasını kolaylaştırmak üzere, Boğazlar’dan geçecek ticaret gemileri, 3. maddede belirtilen istasyonun görevlilerine adlarını, uyrukluklarını, tonajlarını, gidecekleri yeri ve nereden geldiklerini bildireceklerdir.
Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır.
Madde 3
Ege Denizi’nden ya da Karadeniz’den Boğazlar’a giren her gemi, uluslararası sağlık kuralları çerçevesinde Türk yasalarıyla konulmuş olan sağlık denetimi için, Boğazlar’ın girişine yakın bir sağlık istasyonunda duracaktır. Bu denetim, bir temiz sağlık belgesi (patentesi) ya da işbu maddenin 2. fıkrasındaki hükümlerin kapsamına girmediklerini doğrulayan bir sağlık bildirisi gösteren gemiler için, gündüz ve gece, olabilen en büyük hızla yapılacak ve bu gemiler Boğazlar’dan geçişleri sırasında başka hiçbir duruş zorunda bırakılmayacaklardır.
İçinde veba, kolera, sarı humma, lekeli humma (typhus exanlhematique) ya da çiçek hastalığı olayları bulunan ya da yedi günden az bir süre önce bu hastalıklar bulunmuş olan gemilerle, bulaşık bir limandan beş kez yirmi-dört saatten az bir süreden beri ayrılmış olan gemiler, Türk makamlarının gösterebilecekleri sağlık koruma görevlilerini gemiye almak üzere, sağlık istasyonunda duracaklardır. Bu yüzden, hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır; sağlık koruma görevlileri Boğazlar’ın çıkışında bir sağlık istasyonunda gemiden indirileceklerdir.
Madde 4
Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, ticaret gemileri, bayrak ve yük ne olursa olsun, 2. ve 3. maddelerde öngörülen koşullar içinde Boğazlar’dan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır.
Madde 5
Savaş zamanında, Türkiye savaşmışa, Türkiye ile savaşta olan bir ülkeye bağlı olmayan ticaret gemileri, düşmana hiçbir biçimde yardım etmemek koşuluyla, Boğazlar’da geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler Boğazlar’a gündüz girecekler ve geçiş, her seferinde, Türk makamlarınca gösterilecek yoldan yapılacaktır.
Madde 6
Türkiye’nin kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayması durumunda, 2. madde hükümlerinin uygulanması yine de sürdürülecektir; ancak, gemilerin Boğazlar’a gündüz girmeleri ve geçişin, her seferinde, Türk makamlarınca gösterilen yoldan yapılması gerekecektir. Kılavuzluk, bu durumda, zorunlu kılınabilecek, ancak ücrete bağlı olmayacaktır.
Madde 7
“Ticaret gemileri” terimi, işbu Sözleşmenin II. Kesiminin kapsamına girmeyen bütün gemilere uygulanır.
Madde 8
İşbu Sözleşme bakımından, savaş gemilerine ve bu gemilerin nitelikleriyle tonajlarının hesabı için uygulanacak tanımlama, işbu Sözleşmenin II sayılı Ek’inde yer alan tanımlamadır.
Madde 9
Deniz kuvvetlerinin, sıvı olsun ya da olmasın, yakıt taşımak için özellikle yapılmış olan yardımcı gemileri, 13. maddede belirtilen ön-bildirim koşuluna bağlı tutulmayacaklar ve, Boğazlar’ı tek başlarına geçmek koşuluyla, 14. ve 18., maddeler gereğince sınırlamaya bağlı tonajlar hesabına katılmayacaklardır. Bununla birlikte, bu gemilerin, öteki geçiş koşullan bakımından, savaş gemileriyle bir tutulmaları süregidecektir.
Bir önceki fıkrada belirtilen yardımcı gemiler, öngörülen kuraldışılıktan, ancak silâhları: yüzer hedeflere karşı en çok 105 milimetre çapında iki toptan, hava hedeflerine karşı en çok 75 milimetre çapında iki silâhtan çok değilse yararlanabileceklerdir.
Madde 10
Barış zamanında, hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler, ister Karadeniz’e kıyıdaş olan ister olmayan Devletlere bağlı bulunsunlar, bayrakları ne olursa olsun, Boğazlar’a gündüz ve aşağıdaki 13. ve sonraki maddelerde öngörülen koşullar içinde girerlerse, hiçbir vergi ya da harç ödemeksizin, Boğazlar’dan geçiş özgürlüğünden yararlanacaklardır. Yukarıdaki fıkrada belirtilen sınıflara giren gemiler dışında kalan savaş gemilerinin ancak 11. ve 12. maddelerde öngörülen özel koşullar içinde geçiş haklan olacaktır.
Madde 11
Karadeniz’e kıyıdaş Devletler, 14. maddenin 1. fıkrasında öngörülen tonajdan yüksek bir tonajda bulunan hattıharp gemilerinin Boğazlardan geçirebilirler; şu koşulla ki, bu gemiler Boğazlar’ı ancak tek başlarına ve en çok iki torpido eşliğinde geçerler.
Madde 12
Karadeniz’e kıyıdaş Devletler, bu deniz dışında yaptırdıkları ya da satın aldıkları denizaltılarını, tezgâha koyuştan ya da satın alıştan Türkiye’ye vaktinde haber verilmişse, deniz üslerine katılmak üzere Boğazlar’dan geçirme hakkına sahip olacaklardır.
Sözü edilen Devletlerin denizaltıları, bu konuda Türkiye’ye ayrıntılı bilgiler vaktinde verilmek koşuluyla, bu deniz dışındaki tezgâhlarda onarılmak üzere de Boğazlar’dan geçebileceklerdir.
Gerek birinci gerek ikinci durumda, denizaltıların gündüz ve su üstünden gitmeleri ve Boğazlar’dan tek başlarına geçmeleri gerekecektir.
Madde 13
Savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçmesi için, Türk Hükümetine diplomasi yoluyla bir ön-bildirimde bulunulması gerekecektir. Bu ön-bildirimin olağan süresi sekiz gün olacaktır; ancak, Karadeniz kıyıdaşı olmayan Devletler için bu sürenin onbeş güne çıkartılması istenmeğe değer sayılmaktadır. Bu önbildirimde gemilerin gidecekleri yer, adı, tipi, sayısı ile gidiş için ve, gerekirse, dönüş için geçiş tarihleri belirtilecektir. Her tarih değişikliğinin üç günlük bir önbildirim konusu olması gerekecektir. Gidiş için geçişte Boğazlar’a girişin, ilk ön-bildirimde belirtilen tarihten başlayarak beş günlük bir süre içinde yapılması gerekecektir. Bu sürenin bitiminden sonra, ilk ön-bildirim için olan aynı koşullar içinde yeni bir önbildirimde bulunulması gerekecektir.
Geçiş sırasında, deniz kuvvetinin komutanı, durmak zorunda olmaksızın, Çanakkale Boğazı’nın ve Karadeniz Boğazı’nın girişindeki bir işaret istasyonuna, komutası altında bulunan kuvvetin lam kuruluşunu bildirecektir.
Madde 14
İşbu Sözleşmenin III. maddesinde ve III sayılı Ek’inde öngörülen koşullar dışında, Boğazlar’da transit geçişte bulunabilecek bütün yabancı deniz kuvvetlerinin en yüksek (tavan) toplam tonajı 15.000 tonu aşmayacaktır. Bununla birlikte, bir önceki fıkrada belirtilen kuvvetler dokuz gemiden çok gemi iç ermeyeceklerdir.
Karadeniz’e kıyıdaş olan ya da olmayan Devletlerin, 17. madde hükümleri uyarınca Boğazlar’daki bir limanı ziyaret eden gemileri bu tonaja katılmayacaktır.
Geçiş sırasında bir avaryaya uğramış olan savaş gemileri de bu tonaja katılmayacaktır; bu gemiler, onarım sırasında, Türkiye’ce yayımlanan özel güvenlik hükümlerine bağlı tutulacaklardır.
Madde 15
Boğazlar’da transit olarak bulunan savaş gemileri taşımakla olabilecekleri uçakları, hiçbir durumda, kullanamayacaklardır.
Madde 16
Boğazlarda transit olarak bulunan savaş gemileri, avarya ya da geminin teknik yönetimine bağlı olmayan bir aksaklık durumları dışında, geçişleri için gerekli süreden daha uzun süre Boğazlar’da kalamayacaklardır.
Madde 17
Yukarıdaki maddelerin hükümleri, herhangi bir tonajda ya da kuruluşta olan bir deniz kuvvetinin, Türk Hükümetinin çağrısı üzerine, Boğazlar’daki bir limana sınırlı bir süre için bir nezaket ziyaretinde bulunmasına hiçbir biçimde engel olamayacaktır. Bu kuvvet, 10., 14. ve 18. maddeler hükümleri uyarınca, Boğazlardan transit olarak geçmek için istenilen koşullar içinde bulunmuyorsa, Boğazlar’dan giriş için izlediği yoldan ayrılacaktır.
Madde 18
1. Karadeniz kıyıdaşı olmayan Devletlerin barış zamanında bu denizde bulundurabilecekleri toplam tonaj aşağıdaki gibi sınırlandırılmıştır:
a) Aşağıda b) paragrafında öngörülen durum dışında, sözü geçen Devletlerin toplam tonajı 30.000 tonu aşmayacaktır;
b) Herhangi bir anda, Karadeniz’in en güçlü donanmasının (filosunun) tonajı işbu Sözleşmenin imzalanması tarihinde bu denizele en güçlü olan donanmanın (filonun) tonajını en az 10.000 ton aşarsa, a) paragrafında belirtilmiş olan 30.000 tonluk toplam tonaj aynı ölçüde ve en çok 45.000 tona varıncaya değin arttırılacaktır. Bu amaçla, kıyıdaş her Devlet, işbu Sözleşmenin IV sayılı Ek’i uyarınca, Türk Hükümetine, her yılın 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihlerinde, Karadeniz’deki donanmasının (filosunun) toplam tonajını bildirecektir; Türk Hükümeti de, bu bilgiyi, öteki Bağıtlı Yüksek Taraflara ve Milletler Cemiyeti Genel Sekreterine ulaştıracaktır.
c) Karadeniz’e kıyıdaş olmayan Devletlerden herhangi birinin bu denizde bulundurabileceği tonaj, yukarıdaki a) ve b) paragraflarında öngörülen toplam tonajın üçte ikisiyle sınırlandırılmış olacaktır.
d) Bununla birlikte, Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize, insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek
isterlerse, toplamı hiçbir varsayımda 8.000 tonu aşmaması gerekecek olan bu kuvvetler, işbu Sözleşmenin 13.maddesinde öngörülen ön-bildirime gerek duyulmaksızın, aşağıdaki koşullar içinde Türk Hükümetinden alacakları izin üzerine, Karadeniz’e girebileceklerdir:
Yukarıdaki a) ve b) paragraflarında öngörülen toplam tonaj dolmamışsa ve gönderilmesi istenilen kuvvetlerle bu toplam tonaj atılmayacaksa, Türk Hükümeti, kendisine yapılmış olan istemi aldıktan sonra en kısa süre içinde bu izni verecektir;
sözü geçen toplam tonaj daha önce kullanılmış bulunuyorsa ya da gönderilmesi istenilen kuvvetlerle bu toplam tonaj açılacaksa, Türk Hükümeti, bu izin isteminden, Karadeniz kıyıdaşı Devletleri hemen haberli kılacak ve bu Devletler, haberli kılındıklarından yirmi-dört saat sonra bir karşı görüş öne sürmezlerse, ilgili Devletlere istemlerine ilişkin olarak verdiği kararı en geç kırksekiz saat içinde bildirecektir.
[Karadeniz’e] kıyıdaş olmayan Devletler deniz kuvvetlerinin, Karadeniz’e bundan sonraki her girişi ancak yukarıdaki a) ve b)paragraflarında öngörülen kullanılabilir toplam tonajın sınırları içinde yapılacaktır.
2. Karadeniz’de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan Devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmi-bir günden çok kalamayacaklardır.
Madde 19
Savaş zamanında, Türkiye savaşan değilse, savaş gemileri 10. maddeden 18. maddeye kadar olan maddelerde belirtilen koşullarla aynı koşullar içinde, Boğazlar’da tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Bununla birlikte, savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçmesi yasak olacaktır; şu kadar ki, işbu Sözleşmenin 25. maddesinin uygulama alanına giren durumlarla, saldırıya uğramış bir Devlete, Milletler Cemiyeti Misakı çerçevesi içinde yapılmış, bu Misak’ın 18. maddesi hükümleri uyarınca kütüğe yazılmış (tescil edilmiş) ve yayımlanmış, Türkiye’yi bağlayan bir karşılıklı yardım andlaşması gereğince yapılan yardım durumları bunun dışında kalmaktadır.
Yukarıdaki fıkrada öngörülen kuraldışı durumlarda, 10. maddeden 18. maddeye kadar olan maddelerde belirtilen kısıtlamalar uygulanamayacaktır.
Yukarıdaki 2. fıkrada konulmuş geçiş yasağına karşın, Karadeniz’e kıyıdaş olan ya da olmayan savaşan Devletlere ait olup da bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri, bu limanlara dönebilirler.
Savaşan Devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar’da herhangi bir elkoymaya8 girişmeleri, denetleme (ziyaret) hakkı uygulamaları ve başka herhangi bir düşmanca eylemde bulunmaları yasaktır.
Madde 20
Savaş zamanında, Türkiye savaşan ise, 10. maddeden 18. maddeye kadar olan maddelerin hükümleri uygulanamayacaktır; savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükümeti tümüyle dilediği gibi davranabilecektir.
Madde 21
Türkiye kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karşısında sayarsa, Türkiye’nin, işbu Sözleşmenin 20. maddesi hükümlerini uygulamağa hakkı olacaktır.
Yukarıdaki fıkranın Türkiye’ye tanıdığı yetkinin Türkiye’ce kullanılmasından önce Boğazlar’dan geçmiş olan, böylece bağlama limanlarından ayrılmış bulunan savaş gemileri, bu limanlara dönebileceklerdir. Bununla birlikle, şu da kararlaştırılmıştır ki, Türkiye, davranışıyla işbu maddenin uygulanmasına yol açmış olabilecek Devletin gemilerini bu haktan yararlandırmayabilecektir. Türk Hükümeti, yukarıdaki birinci fıkranın kendisine verdiği yetkiyi kullanırsa, Bağıtlı Yüksek Taraflara ve Milletler Cemiyeti Genel Sekreterine bu konuyla ilgili bir bildiri gönderecektir.
Milletler Cemiyeti Konseyi, üçte iki çoğunlukla, Türkiye’nin böylece almış olduğu önlemlerin haklı olmadığına karar verirse, ve işbu Sözleşmenin imzacıları Bağıtlı Yüksek Tarafların çoğunluğu da aynı görüşle olursa, Türk Hükümeti, söz konusu önlemlerle, işbu Sözleşmenin 6. maddesi uyarınca alınmış olabilecek önlemleri kaldırmayı yükümlenir.
Madde 22
İçinde veba, kolera, sarı humma, lekeli humma (typhus exauthmatique) ya da çiçek hastalığı olayları bulunan, yada yedi günden az bir süre önce bu hastalıklar bulunmuş olan savaş gemileriyle, bulaşık bir limandan beş kez yirmi dört saatten az bir süreden beri ayrılmış olan savaş gemileri, Boğazlar’ı karantina altında geçecekler ve Boğazlar’ın bulaştırılmasına hiçbir olanak bırakmamak için gerekli korunma önlemlerini gemideki araçlarla uygulamak zorunda olacaklardır.
Madde 23
Sivil uçakların Akdeniz ile Karadeniz arasında geçişini sağlamak amacıyla, Türk Hükümeti, Boğazların yasak bölgeleri dışında, bu geçişe ayrılmış hava. yollarım gösterecektir; sivil uçaklar, Türk Hükümetine, ara sıra (tarifesiz) yapılan uçuşlar için üç gün öncesinden bir ön-bildirim ile, düzenli (tarifeli) servis uçuşları için geçiş tarihlerini belirten genel bir ön-bildirimde bulunarak, bu yolları kullanabileceklerdir.
Öte yandan, Boğazların yeniden askerleştirilmiş olmasına bakılmaksızın, Türk Hükümeti, yine de Türkiye’de yürürlükte olan hava ulaşımı yönetim kuralları uyarınca, Avrupa ile Asya arasında Türk ülkesi üzerinden uçmalarına izin verilmiş olan sivil uçaklara, tam bir güvenlik içinde geçmeleri için gerekli kolaylıkları sağlayacaktır. Bir uçuş izninin verilmiş olduğu durumlarda, Boğazlar bölgesinde izlenecek yol belirli dönemlerde gösterilecektir.
Madde 24
Boğazlar rejimine ilişkin 24 Temmuz 1923 tarihli Sözleşme gereğince kurulmuş olan Uluslararası Komisyonun yetkileri Türk Hükümetine aktarılmıştır. Türk Hükümeti, 11., 12., 14. ve 18. maddelerin uygulanmasına ilişkin istatistikleri toplamağı ve gerekli bilgileri vermeği yükümlenir. Türk Hükümeti, işbu Sözleşmenin, savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişine ilişkin liri hükmünün yürütülmesine göz kulak olacaktır. Türk Hükümeti, yabancı bir deniz kuvvetinin yakında Boğazlar’dan gereceği kendisine bildirilir bildirilmez, bu kuvvetin kuruluşunu, tonajım, Boğazlar’a giriş için öngörülen tarihi ve, ve, gerekirse, olası dönüş tarihini, Bağıtlı Yüksek Tarafların Ankara’daki temsilcilerine bildirecektir. Türk Hükümeti, Boğazlar’da yabancı savaş gemilerinin gidiş-gelişini gösteren, ayrıca ticarete ve işbu Sözleşmede öngörülen deniz ve hava ulaşımına yararlı bütün bilgileri kapsayan yıllık bir raporu Milletler Cemiyeti Genel Sekreterine ve Bağılı Yüksek Tanıtlara sunacaktır.
Madde 25
İşbu Sözleşmenin hiçbir hükmü, Türkiye için ya da Milletler Cemiyetimle üye herhangi bir başka Bağıtlı Yüksek Taraf için, Milletler Cemiyeti Misakından doğan haklara ve yükümlülüklere halel vermemektedir.
Madde 26
İşbu Sözleşme olabilen en kısa süre idinde onaylanacaktır. Onama belgeleri, Paris’te Fransa Cumhuriyeti Hükümetinin arşivlerine
konulacaktır. Japon Hükümeti, onamanın yapılmış olduğunu, Paris’deki diplomatik temsilcisi aracılığıyla, Fransa Cumhuriyeti Hükümetine bildirmekle yetinebilecek ve, bu durumda, onama belgesini olabilen en kısa süre içinde gönderecektir. Türkiye’nin onama belgesini de içermek üzere, altı onama belgesi sunulur sunulmaz, bir sunuş tutanağı (procés-verbal de dépôt) düzenlenecektir. Bundan
önceki fıkrada öngörülen bildiri,bu bakımdan, onama belgesi sunuşu ile eşdeğerde olacaktır.
İşbu Sözleşme, bu tutanak tarihinden başlayarak yürürlüğe girecektir. Fransız Hükümeti, bundan önceki fıkrada öngörülen tutanakla, sonradan sunulacak onama belgelerinin sunuş tutanaklarının doğruluğu onaylanmış birer örneğini bütün Bağıtlı Yüksek Taraflara verecektir.
Madde 27
İşbu Sözleşme, yürürlüğe girişinden başlayarak, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Andlaşmasını imzalamış her Devletin katılmasına açık olacaktır. Her katılma, diplomasi yoluyla Fransa Cumhuriyeti Hükümetine, onun aracılığıyla da, bütün Bağıtlı Yüksek Taraflara bildirilecektir Katılma, Fransız Hükümetine yapılan bildiri tarihinden başlayarak geçerli olacaktır.
Madde 28
İşbu Sözleşmenin süresi, yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak, yirmi yıl olacaktır.
Bununla birlikte, işbu Sözleşmenin 1. maddesinde doğrulanan geçiş ve gidişgeliş (ulaşım) özgürlüğü ilkesinin sonsuz bir süresi olacaktır. Sözü edilen yirmi yıllık sürenin bitiminden iki yıl önce, hiçbir Bağıtlı Yüksek Taraf, Fransız Hükümetine Sözleşmeyi sona erdirme ön-bildirimi vermemişse, işbu Sözleşme, bir sona erdirme ön-bildirimin gönderilmesinden başlayarak, iki yıl geçinceye kadar yürürlükte kalacaktır. Bu ön-bildirim, Fransız Hükümetince, Bağıtlı Yüksek Taraflara iletilecektir. İşbu Sözleşme, işbu madde hükümlerine uygun olarak sona erdirilmiş olursa, Bağıtlı Yüksek Taraflar, yeni bir Sözleşmenin hükümlerini saptamak üzere kendilerini bir konferansta temsil ettirmeği kabul etmektedirler.
Madde 29
İşbu Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden başlayarak her beş yıllık dönemin sona ermesinde, Bağıtlı Yüksek Taraflardan her biri, işbu Sözleşmenin bir ya da birkaç hükmünün değiştirilmesini önerme girişiminde bulunabilecektir. Bağıtlı Yüksek Taraflardan birince yapılacak değiştirme isteminin kabul edilebilmesi için, bu istem 14. ya da 18. maddelerin değiştirilmesini amaçlamaktaysa, başka bir Bağıtlı Yüksek Tarafça; başka herhangi bir maddenin değiştirilmesini amaçlamaktaysa, başka iki Bağıtlı Yüksek Tarafça desteklenmesi gerekir.
Böylece desteklenmiş değişiklik istemi, içinde bulunulan beş yıllık dönemin sona ermesinden üç ay önce, Bağıtlı Yüksek Taraflardan her birine bildirilecektir. Bu bildiri, Önerilen değişikliğin niteliğini ve gerekçesini kapsayacaktır. Bu öneriler üzerinde diplomasi yoluyla bir sonuca varmak olanağı bulunamazsa, Bağıtlı Yüksek Taraflar, bu konuda toplanacak bir konferansta kendilerini temsil ettireceklerdir.
Bu konferans, ancak oybirliğiyle karar alabilecektir; 14. ve 18. maddelere ilişkin değişiklik durumları bu hükmün dışında kalmaktadır; bu durumlar için Bağıtlı Yüksek Tarafların dörtte üçünden oluşan bir çoğunluk yeterli olacaktır. Bu çoğunluk, Türkiye’yi de içine alarak Karadeniz kıyıdaşı Bağıtlı Yüksek Tarafların dörtte üçünü kapsamak üzere hesaplanacaktır.
3. Lozan Barış Antlaşması’nda dış borçlar sorununa nasıl bir çözüm getirilmiştir?
Kısa Cevap : “Lozan Barış Antlaşması’nda dış borçlar sorununa nasıl bir çözüm getirilmiştir?”
Uzun Cevap :
Bütün yıkılmakta olan devletlerin karşılaşmış olduğu sorunlardan bir tanesi de mecbur olarak almış olduğu dış borçlardır.
Cumhuriyet Hükümeti’nin de karşı karşıya kalmış olduğu sorunlar arasında en önemlisi dış borçların yüküydü.
Lozan’a giden delegeler Osmanlı toprakları üzerinde 16 bağımsız ülkenin kurulduğunu ve alınmış olan borçların bir kısmının Yeni kurulan ülkelere harcandığını ve borçların buna göre tahsis edilmesi gerektiğini söyleyip talepte bulunsalar da bu talep kabul görmemiştir.
13 Haziran 1928 tarihinde Paris’te imzalanan bir anlaşma ile borçlar bölüştürülmüş en büyük payda Türkiye Cumhuriyeti’ne verilmiştir
Doktor rızanur Lozan hatıralarını yazdı kitabında Lozan’ın mali hükümlerinin talep edilen yönde kabul edilememesini maliye vekili Hasan saka’nın başarısızlığı olarak aktarmaktadır
Lozan da Türkiye’ye adil bir borç yüklenmemiş ve diğer ülkelere verilenden fazla olarak Türkiye’nin üzerine büyük bir borç bırakılmıştır.
Ancak anlaşma sağlanamaması halinde çıkacak savaşlar gününde bulundurularak bunun mecburi olarak kabul edilmesi lazım gelmiştir.
4. Atatürk Dönemi Türk dış politikasının temel ilkelerinden olan “mütekabiliyet” ilkesini açıklayınız.
Kısa Cevap : “Atatürk Dönemi Türk dış politikasının temel ilkelerinden olan “mütekabiliyet” ilkesini açıklayınız.”
Uzun Cevap :
Mütekabiliyet ilkesi ; Devletler arası ilişkilerde maruz kalınan davranışa aynı şekilde karşılık vermek demektir. Bir ülkenin yapmış olduğu davranışlara misli ile karşılık vermektir.
Barışı isteyen devletlere yaklaşmak, kötü muamelede bulunan devletlere ihtiyatla yaklaşmak ve siyasi bir program izlemektir.
bu konularla ilgili çok sıkıntı çekiyordum. Sınavlarımada az kalmıştı. Bu cevap anahtarı sayesinde kilit noktaları öğrendim bilmediğim birçok şey öğrendim